Celalettin YÖYLER
Dünyadaki tüm mazlum insanlar zalimlere karşı özgürleşmek için mücadele etme hakkına sahiptirler. Çünkü her insan eşit doğar, hiç kimse onun özgürce, serbestçe yaşamasına engel olamaz. Evet bu kural insan yaşamında, sosyoloji biliminde ve yüce Allah’ın yaratılış felsefesinde böyledir. Ama Kürt halkı yeryüzünde ve kendi toprakları üzerinde, bugüne dek serbestçe yaşama hakkına sahip olmamıştır. Bununla beraber; bazı Kürt siyasetçileri Rojava Devrimi’nin insiyatiflerinde olmaması nedeniyle başarıları hazmedemiyor ve Rojava’yı ablukaya alarak yalnızlaştırıyor. Bu zihniyet ve bu anlayış Kürt halkının davasına çok zarar verecektir. Kürt siyasetçilerinin yapması gerekenler, diğer siyasetçi kardeşlerine karşı kirli muhalefet yapmaktan vazgeçsinler ve beraberce, kardeşçe, devrimin başarısı için mücadele etsinler.
Dünya tarihinde Kürt halkının başına gelen parçalama ve dört devlet arasında paylaşma hiçbir halkın başına gelmemiştir. Paylaşmayla birlikte yeraltı ve yerüstü zenginlikleri de başlarına bela olmuştur. Bundan dolayıdır ki özgürleşmeleri bu güne dek gerçekleşmemiştir. Rojava’daki Kürtlere saldıran çeteler kendi başına bu saldırıları gerçekleştiremezler, onları eğiten ve saldırtanlar Kürt halkını yıllardır sömürenlerdir. Bu çeteler de kendilerini imanlı ve İslam yolunda yürüyenlerden saymaktalardır. Hiçbir dinde görülmemiş fetvalar verilmektedir. Kürt halkının katlinin vacip, mallarının, namuslarının helal olmasına dair verilen fetva hiçbir dinde yoktur. Bu fetvayı veren örgüt veya şahıs yüce Allah’ın “Elbeqere” suresinin 8. ayetindeki kapsama girmektedir: Mealen ayetin anlamı şudur: “İnsanlardan bazıları vardır ki biz Allah’a ve ahiret gününe iman etmişiz diyorlar ama onlar iman etmemişler.” Yine bu ayeti takip eden 9. ayet de şöyledir: “Onlar Allah’ı ve iman edenleri kandırıyorlar ama kimseyi değil haberleri olmadan kendi nefsini kandırmaktadırlar.”
İnsanların katli vacip, malları ve ırzları helal fetvası veren bu saldırganların imanı olabilir mi? Hayır kendilerini kandırmaktalar. Allah’ı kandıramazlar. Bu insanlar paralı katillerdir. Çünkü İslam dini hiç kimsenin katlini, namusunu, malını helal kılmaz. Bilhassa İslam kendi hakkını ve varlığını savunan kimselere yardım etmeyi emreder. İslam dini ayrımsız tüm insanların yaşamlarını garanti altına alır. Ne yazık ki İslam kelimesi İslam aleminin içinde ve çok yerinde tamamen sömürü aleti olarak kulanılmaktadır. İşte Rojava’daki İslam adını kulanan çeteler gibi. Bir de Suriye’de bir İslam devleti kuracaklar ve her gün halkın üzerinde bombalar yağdıracaklar bu şekille İslam devleti olacaklar! Kaç senedir Irak devletinin her köşesinde bomba patlatıp binlerce kadın, çocuk, yaşlı ve genç demeden zalimce katliamlar gerçekleştiriyorlar. İşte bunlar bu çirkef davranışlarıyla “İslam örgütü” adı altında Rojava’da masum insanları katlediyorlar.
Rojava’daki özgürlük devrimi mücadelesi verenler tamamen İslam hukukuna uygun mücadele ediyorlar. Çünkü onlar da Suriye’de yaşayan diğer insanlar gibi insandırlar. Ve herkes gibi tabii haklara sahiptirler. Çok zamandan beridir dilinden, kültüründen, kimliğinden, özgürce yaşamdan mahrum kalmış bir halk olarak meşru mücadele ve meşru savunma hakkına sahiptir.
Belirtiğimiz noktadan haraketle her insan veya her millet yakınlarına meşru yollarla yardım etme hakkına sahiptir. Aynı zamanda her insan mağdur ve mazlum kimselere yine yardım etmek hususunda İslam’ın yüce prensiplerindendir. Çünkü insan yüce bir varlıktır ve tüm mağdurlara ve mazlumlara yardım etme değerlerine sahiptir. Evet Rojava halkı haklı bir davanın peşindedir. Ve yardımada muhtaç bir halktır. Bilhassa çocukların durumu acil yardımı arz etmektedir. Bu yardım meselesi insanım diyen herkesi ilgilendirmektedir. Bilhassa beni çok düşündüren nokta Türkiye’deki Müslümanların tavrı ve düşünceleridir. Çünkü görüyoruz ki birçok defa Türkiye’de; Afganistan, Bosna Hersek ve Filistin için yardım toplanmaktadır. Ama Kürtlere yardım konusuna gelince hiç yaklaşmazlar.
Dünya tarihinde Kürt halkının başına gelen parçalama ve dört devlet arasında paylaşma hiçbir halkın başına gelmemiştir. Paylaşmayla birlikte yeraltı ve yerüstü zenginlikleri de başlarına bela olmuştur. Bundan dolayıdır ki özgürleşmeleri bu güne dek gerçekleşmemiştir. Rojava’daki Kürtlere saldıran çeteler kendi başına bu saldırıları gerçekleştiremezler, onları eğiten ve saldırtanlar Kürt halkını yıllardır sömürenlerdir. Bu çeteler de kendilerini imanlı ve İslam yolunda yürüyenlerden saymaktalardır. Hiçbir dinde görülmemiş fetvalar verilmektedir. Kürt halkının katlinin vacip, mallarının, namuslarının helal olmasına dair verilen fetva hiçbir dinde yoktur. Bu fetvayı veren örgüt veya şahıs yüce Allah’ın “Elbeqere” suresinin 8. ayetindeki kapsama girmektedir: Mealen ayetin anlamı şudur: “İnsanlardan bazıları vardır ki biz Allah’a ve ahiret gününe iman etmişiz diyorlar ama onlar iman etmemişler.” Yine bu ayeti takip eden 9. ayet de şöyledir: “Onlar Allah’ı ve iman edenleri kandırıyorlar ama kimseyi değil haberleri olmadan kendi nefsini kandırmaktadırlar.”
İnsanların katli vacip, malları ve ırzları helal fetvası veren bu saldırganların imanı olabilir mi? Hayır kendilerini kandırmaktalar. Allah’ı kandıramazlar. Bu insanlar paralı katillerdir. Çünkü İslam dini hiç kimsenin katlini, namusunu, malını helal kılmaz. Bilhassa İslam kendi hakkını ve varlığını savunan kimselere yardım etmeyi emreder. İslam dini ayrımsız tüm insanların yaşamlarını garanti altına alır. Ne yazık ki İslam kelimesi İslam aleminin içinde ve çok yerinde tamamen sömürü aleti olarak kulanılmaktadır. İşte Rojava’daki İslam adını kulanan çeteler gibi. Bir de Suriye’de bir İslam devleti kuracaklar ve her gün halkın üzerinde bombalar yağdıracaklar bu şekille İslam devleti olacaklar! Kaç senedir Irak devletinin her köşesinde bomba patlatıp binlerce kadın, çocuk, yaşlı ve genç demeden zalimce katliamlar gerçekleştiriyorlar. İşte bunlar bu çirkef davranışlarıyla “İslam örgütü” adı altında Rojava’da masum insanları katlediyorlar.
Rojava’daki özgürlük devrimi mücadelesi verenler tamamen İslam hukukuna uygun mücadele ediyorlar. Çünkü onlar da Suriye’de yaşayan diğer insanlar gibi insandırlar. Ve herkes gibi tabii haklara sahiptirler. Çok zamandan beridir dilinden, kültüründen, kimliğinden, özgürce yaşamdan mahrum kalmış bir halk olarak meşru mücadele ve meşru savunma hakkına sahiptir.
Belirtiğimiz noktadan haraketle her insan veya her millet yakınlarına meşru yollarla yardım etme hakkına sahiptir. Aynı zamanda her insan mağdur ve mazlum kimselere yine yardım etmek hususunda İslam’ın yüce prensiplerindendir. Çünkü insan yüce bir varlıktır ve tüm mağdurlara ve mazlumlara yardım etme değerlerine sahiptir. Evet Rojava halkı haklı bir davanın peşindedir. Ve yardımada muhtaç bir halktır. Bilhassa çocukların durumu acil yardımı arz etmektedir. Bu yardım meselesi insanım diyen herkesi ilgilendirmektedir. Bilhassa beni çok düşündüren nokta Türkiye’deki Müslümanların tavrı ve düşünceleridir. Çünkü görüyoruz ki birçok defa Türkiye’de; Afganistan, Bosna Hersek ve Filistin için yardım toplanmaktadır. Ama Kürtlere yardım konusuna gelince hiç yaklaşmazlar.
Yorumlar
Yorum Gönder