Ana içeriğe atla

Kur’an ahlakı faşizme ve ırkçılığa karşıdır


Celalettin YÖYLER
Güncellenme : 01.02.2013 06:02
Irkçılık sendromuna giren kimse; İslamiyetin ve insaniyetin prensiplerini hiçe sayarak ırkından başka insanları küçük görmektedir. Meclisteki Türk olmayan CHP’li “Boşnak” kadının tavrı da ırkçılığı göstermektedir.



Kur’an ahlakı faşizme ve ırkçılığa karşıdır. Faşizmin insanlığa sadece kan ve acı getiren bir ideoloji olduğu çok açıktır. 21. yüzyılın tarihi bu gerçeğin bir ispatı sayılabilir. Ancak bu gerçeğe karşın dünyanın pek çok yerinde hala faşizme ve onun ideolojik temeli olan ırkçılığa sempati duyan insanlar vardır. Günümüzde neo-Naziler, holiganlar gibi farklı isimler altındaki faşist örgütlenmeler giderek yayılmaktadır. Yahudilere karşı antisemitik saldırılar düzenlemekte, Müslümanlara veya diğer azınlıklara karşı taciz, kundaklama, cinayet gibi suçlar işlemektedirler.

Bu faşist çetelere karşı alınan adli tedbirler ise etkili olmamakta, İngiltere ve Almanya gibi güçlü devletler dahi bu grupları etkisiz hale getirememektedirler. Çünkü kullandıkları yöntem etkili değildir. İnsanlıktan tamamen uzak yetiştirilmiş, kendisini ve diğer insanları hayvan gibi gören aşırı sorumsuz, başıboş ve saldırgan insanları dizginlemek, onlara hakim olmak, onları zaptetmek imkansızdır. Bugün birçok ülkede hala devam eden bu saldırganlığı ve terörü engellemenin tek yolu, insanlara faşizmin kökeni olan dinsiz veya pagan ideolojilerin değil, din tarafından öğretilen güzel ahlakın aşılanmasıdır. Faşizm barışa, dostluğa, kardeşliğe, uzlaşmaya ve hoşgörüye karşıdır. Dinin özünü ise bu güzel ahlak özellikleri oluşturur. Dolayısıyla faşizm, dinle tam anlamıyla çelişen bir ideolojidir. 20. yüzyılın tarihi bu gerçeğin bir ispatı sayılabilir. Ancak bu gerçeğe karşın dünyanın pek çok yerinde hala faşizme ve onun ideolojik temeli olan ırkçılığa sempati duyan insanlar vardır.

Bu faşist çetelere karşı alınan adli tedbirler ise etkili olmamakta, İngiltere ve Almanya gibi güçlü devletler dahi bu grupları etkisiz hale getirememektedirler. Çünkü kullandıkları yöntem etkili değildir. Dinden tamamen uzak yetiştirilmiş, kendisini ve diğer insanları hayvan gibi gören aşırı sorumsuz, başıboş ve saldırgan insanları dizginlemek, onlara hakim olmak, onları zaptetmek imkansızdır. Bugün birçok ülkede hala devam eden bu saldırganlığı ve terörü engellemenin tek yolu, insanlara faşizmin kökeni olan dinsiz veya pagan ideolojilerin değil, din tarafından öğretilen güzel ahlakın aşılanmasıdır.

Faşizm barışa, dostluğa, kardeşliğe, uzlaşmaya ve hoşgörüye karşıdır. Dinin özünü ise bu güzel ahlak özellikleri oluşturur. Dolayısıyla faşizm, dinle tam anlamıyla çelişen bir ideolojidir:

İslam’da ırkçılığa yer yoktur. Örneğin faşizm ırkçılığı benimser. Faşistler daima kendi ırklarının, milletlerinin diğerlerinden üstün olduğu iddiasıyla yola çıkmışlar, üstelik bu iddiaya dayanarak diğer milletlerin toprakları ve malları üzerinde hak iddia etmişlerdir. Bu ırkçı iddia sayısız savaşın, çatışmanın, katliamın, “etnik temizliğin” çıkış noktasıdır. Oysa daha önce de belirttiğimiz gibi Kuran’a göre üstünlük ırka, renge ya da diğer başka bir özelliğe göre değil, Allah’a yakınlığa, inanç ve ahlaka bağlıdır. Bu gerçek Kuran’da şöyle bildirilir: Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler şeklinde kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız ırk ya da soyca değil, takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. (Hucurat Suresi, 13)

Allah bir başka ayetinde ise ırkçılığı “cahiliyenin öfkeli soy koruyuculuğu” olarak tarif eder ve inananları bu kışkırtıcı ideolojiye karşı koruyacağını bildirir. Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, ‘öfkeli soy koruyuculuğu’nu (hamiyeti), cahiliyenin ‘öfkeli soy koruyuculuğunu’ kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü’minlerin üzerine (kalbi teskin eden) ‘güven ve yatışma duygusunu’ indirdi ve onları “takva sözü” üzerinde “kararlılıkla ayakta tuttu.” Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (Fetih Suresi, 26)

Ayette açıklandığı gibi, Allah insanları birbirleriyle tanışmaları, barış, kardeşlik ve hoşgörü içinde yaşamaları için çeşitli ırklara ve etnik kökenlere ayırmıştır. Yani faşistlerin sandığı gibi, farklı ırklar ve etnik kökenler, sosyal Darwinist çatışmanın ve “yaşam mücadelesi”nin bir malzemesi değildir. Farklı etnik kökenler ve ırklar arasında biyolojik bir üstünlük de söz konusu olamaz. Allah, insanlar arasındaki üstünlüğü yalnızca “takvaya” yani Allah’a yakınlığa, inanca ve ahlaka bağlamıştır. O halde insanların Kuran’a uydukları bir düzende, ırk, renk ve kabile çatışmalarının yaşanmayacağı, bu gibi saçma üstünlük iddialarıyla hareket edilmeyeceği açıktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Celalettin Yöyler:Melayê Cizîrî üzerine

CEMİL OĞUZ -ANF İSTANBUL (06.07.2006)- Celalettin Yöyler ünlü Kürt şairi Melayê Cizîrî’nin ‘Divanı’nı yorumladı. “Şiroveya Dîwana Melayê Cizîrî (Melayê Cizîrî Divanı’nın Yorumu)” ismiyle, İstanbul Kürt Enstitüsü Yayınlarından çıkan eser Cizîrî’ni şiirini detaylı bir şekilde yorumladı.

Li ser jiyan, huner û felsefa Melayê Cîzîrî

LÊKOLÎN Li ser Melayê Cîzîrî  Enstîtuya kurdî /Berlîn /Ev nivîs ji kovara lêkolîn û zanistî a Enstîtuya kurdî hatîye girtin. Hevpeyvîna bi Celalettin Yoyler re Pirs: 1   Li gora hinek idîa, hinek dîtin û nirxandinan, ji % 70- 80 ê şair û nivîskarên Kurd di bin bandêra Melayê Cizîrî de mane. Ev çendî rast e, nisbeta wê çend e? Ku wuha be çine faktor û kerametên li pey vê angaştê? Ev hêz, hêza ewqas sedsal e, kêr û têhna xwe diparêze, cîhana nivîskar û  helbesvanên Kurd de, rapêça wê heye û ji rêbaza helbest hûnana Melê av vedixwe. 

Kur’an-ı Kerim literatüründe her insana milletine sahip çıkma emri var

Celalettin YÖYLER Güncellenme :  15.02.2013 06:02 Ayetin Arapça metni: Yâ eyyuhen nâsu innâ xelaqnâkum min zekerin ve unsâ ve ceelnâkum şuûben ve qebâile (li teârefû) inne ekremekum indellâhi etqâkum, innellâhe  e’lîmun xebîr (xebîrun). Hucürat-13 Meal: ‘Ey iman edenler, biz sizi bir erkekle bir kadından, bir asıldan yarattık. Birbirinizle tanışmanız, işlerinizi tedbirle idare etmeniz, karşılıklı olarak, İslami kurallarla örtüşen milletlerarası teamüllere uymanız, yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alışverişinde bulunmanız, birbirinize iyiliği tavsiye etmeniz için, sizi milletler ve kabileler haline getirdik. Allah yanında en değerliniz, en üstününüz, takva esaslarını-Kur’ân esaslarını iyice benimseyerek tavizsiz hayata geçireniniz, en çok günahlardan arınıp azaptan korunanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananınız, dini ve sosyal görevlerinin bilincinde olanınızdır. Allah her şeyi bilir, gizli-açık her şeyden ...