Celalettin YÖYLER
Yüce Allah Kuran’ı Kerim’de İslam’ın barış dini olduğuna dair Elbakara suresinde insanlara şöyle der:
“Ey iman edenler, hepiniz topluca ‘barış ve güvenliğe (Silm’e, İslam’a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”
“Ey iman edenler, hepiniz topluca ‘barış ve güvenliğe (Silm’e, İslam’a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”
Allah, inananlara barış, adalet, güven içinde ve serbestçe yaşamalarını emreder ve şeytanın yolunu izlememeleri gerektiğine dikkat çeker.
Allah u Taa’la peygamberine halk arasında barış yaparsan adaletli yap. Ayeti Kerime’nin metni: “Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever.” (Maide Suresi, 42)
Temenimiz adaletli bir barış olmasıdır.
Senelerdir Kürt halkı barışı ve özgürlüğü bekliyor ve Kürt halkı gerçekten barışçıl bir halktır. Ama özgürlüğe de susamış bir halktır. Barış, eşitlikten ve kardeşlikten geçer.
Din kardeşliği değil sadece, kardeşlik eşitliktir. Kardeşlik sevgidir, saygıdır. Türk ve diğer milletler, Kürt’ü ne kadar çok severse, Kürt de onları o kadar sever. Devlet Kürtleri ne kadar kucaklarsa, bu halk da o kadar devleti sever.
Ne Kürt’ün ne de Türk’ün anası ağlamasın artık. Çünkü ana yüreği aynı yürektir. Herkes kendi çocuğu için yanar, herkes kendi acısıyla boğuşur. Farklılık oluşturmadan oturulup meselenin çözülmesi gerekiyor. Türkiye, içindeki tüm gerçekleri ve farklılıkları kabul ederek ona göre kendine bir biçim vermesi gerekiyor. Muhalefet partileri politikalarını değiştirmeli, MHP ve CHP’nin de artık değişmesi gerektiğini dünyanın eski dünya olmadığını, söz konusu iki partinin daha yapıcı politika izlemesi gerektiğini, Kürtlerin bu konuda bir beklenti içinde olduğunu, özellikle MHP’nin değişmesinin Türkiye’nin yararına olacağının kanısındayız.
Bugüne kadar Kürtlere karşı yasak koyan ve savaşan tek partinin CHP olduğunu, CHP’nin Kemalist düşüncesini değiştirme zamanı geldiğini düşünmekteyiz. Dünyada her şey gittikçe gelişiyor. Hiçbir şey durağan değil. Kemalist düşüncelerin de reforme edilmesi gerekir.
CHP bugüne kadar Kürtlere karşı yasak koyan ve savaşan parti olmuştur. Artık bunlardan kurtulması gerekiyor.
Bugün bakıyoruz tam tersi bir durum var, onların başkanları ve çoğu idarecileri Kürt olmasına rağmen barış için üzerlerine düşeni yapmıyorlar. Aynı zamanda Ak Parti’nin elinde iktidarın büyük gücü olduğunu, isterse çok şey değiştirebileceğine inanmaktayız .
Kürt açılımı; Kürt siyasi partileriyle yapılsaydı sonuç alınırdı. Gelinen aşamada BDP’nin Kürtlerin temsilcileri olarak kabul edilmesi gerekir. Onlarla oturulması gerekiyor. Kürt varsa Kürt’ün temsilcisi de vardır. Temsilciyi kabul etmeden, ben yaparım, ben ederim demek doğru değildir. Bakın, açılım denildi, şu denildi, bu denildi ama hiçbiri gerçekleşmedi. Kürtlere danışılıp, fikirleri alınıp, işin içine alınsaydılar daha olumlu ve güzel çözüm bulunurdu. Türkiye, Ortadoğu’nun en güçlüsü olabilecek bir ülke niteliğindedir.
Türkiye’nin çok güzel ve büyük bir ülke olduğuna, ülkede yaşayan kültürlerin yaşatılması gerektiğine inanmaktayız.
Orta Doğu’nun çok güçlü bir ülkesi olabilecek niteliktedir. Türkiye’nin bu kapasitesi var.
Kürtler de eski Kürtler değil. 20 yıl içerisinde müthiş bir gelişim gösterdiler.
Türkiye Erbil’deki kardeşliği örnek alması gerekir. Federe Kürdistan’da, Türkmenler, Araplar, Hıristiyanlar gibi birçok değişik etnik grup var. Ama Federe Kürdistan Hükümeti hepsini kucaklamış. Bölge basını, Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Arapça ve diğer dillerde yayın yapıyor, herkes anadiliyle eğitim görüyor. Kimse buna karşı çıkmıyor. Federe Kürdistan’daki Türkmenlere hükümeti sahip çıkıyor, onların okullarına destek veriyor. Bunlar neden Türkiye’de de olmasın?
Başbakan Avrupa’da konuşurken asimilasyonun bir insanlık suçu ve zulüm olduğunu söylüyor. Kendi ülkesinde 20 milyondan fazla konuşanı olan bir dilin hala yasaklı olmasını nasıl izah edecek. Burada insanlar birbirini seviyor ve olduğu gibi kabul ediyor. Bu farklılıkların korunmasının ve sahiplenilmesinin kimseye zararı yok. Tam aksine insanlar arasında sevgiyi ve saygıyı artırır. Yukarıda izah ettiğimiz gibi eğer ırkçılığa meyilli zihniyetler hala Sinop’ta ve Samsun’da parlamentelere saldırır, vali, emniyet müdürü ve diğer görevliler seyirci kalırlarsa ve yine Arnavut olduğunu söyleyen futbolcu Hakan Şükür’e saldırı yapılırsa barışa çok zarar verilir. Hükümet böyle ırkçı tavırlara seyirci kalmasın, gerçek bir demokrasi ve gerçek bir barış sağlamanın çabası içerisinde olsun.
Yorumlar
Yorum Gönder