Ana içeriğe atla

Dinin toplum üzerindeki etkisi



Celalettin YÖYLER
Güncellenme : 04.01.2013 06:00
Dünya genelinde toplum ve birey üzerinde dinin etkisi nedir?

Dünyada bulunan muhtelif inanca bağlı toplumların üzerlerinde dinin etkisi çok önem arz etmektedir.

İslam inancı diğer inançlardan daha fazla sömürü amaçlı olarak kullanılmaktadır. İslamla en fazla sömürülen toplumlar, memleketleri işgal edilmiş toplumlardır.

Çünkü işgalcilerin elindeki en önemli ve en etkili silah, dinle sömürme silahıdır. Kürtlerin dört müslüman devlet arasında paylaşılmasında din etkin bir hal almış bulunmaktadır. Kürtleri en fazla dinle sömüren, Kürtlerin tarikatçı kesimidir. 23 Ağustos 1514’te Yavuz Sultan Selim’le Şah İsmail  arasında yapılan savaş ve Şah İsmail’in mağlubiyeti ile neticelenen ve binlerce kızılbaş Kürt Alevinin öldürülmesi ile sonuçlanan savaş Osmanlılar tarafından mezhep sömürüsü ile elde edilmiştir. Yavuz Sultan Selim Kürdistan’ın nüfuzlu şeyhlerinden Şeyh İdris-i Bitlisi’yi Şah İsmail’e karşı yardıma çağırırken, Sünni inancını, Alevilik inancına karşı kullanarak Kürtleri yanına almış ve mezhep istismarı ile Çaldıran Savaşı’nı kazanmıştır. Tarih boyu Kürt coğrafyasında dinci şeyhlik müesseselerinin çoğunluğu; hep iktidarları desteklemiş ve Kürt halkının beynini de din istismarı ile dejenere etmişlerdir. Bu müesseselerin çoğunun Kürt halkının maddi desteğiyle, büyük servetlere ulaşmaları da bilinen bir gerçektir.

Şah İsmail-i karşısında, Yavuz’u destekleyen Şeyh İdris-i Bitlisi, Yavuz Selim’in din istismarından kaynaklı destek sunmuştur. Çünkü Yavuz Sultan Selim, Alevi Kürt Kızılbaşları ve Alevi Türkmenlerin üzerine gitmek amacı ile Şafi-i Sünni Kürtleri İslam dini ile teşvik etmiştir. İnsanları; Alevidirler bahanesi ile katletmenin İslam dininde hiç yeri olmadığı gibi, aynı zamanda zalimliktir. Alevi toplumu yalnız dinleri ve mezhepleri için öldürülmemişler. Şah İsmail’e yardımcı olabilirler amacı ile katledilmişlerdir. Yapmış oldukları tamamen din istismarı ve kişisel menfaatleridir, insanların dini inançlarını kullanarak kandırmaktır.

Din istismarı ile bir makama ulaşmak ve insanları bu düşünce ile kandırmak çok günah ve Allah’ın azametine karşı da terbiyesizliktir. İnsanların hayatında din önemli bir etkendir. İnsan yaşamında dinin pozitif ve negatif etkileri vardır. Din Allah tarafından Hz. Muhammed vasıtasıyla insanlara gönderilirken toplum için pozitiftir. Daha sonra toplumlardaki bazı kimseler vasıtası ile negatifleşiyor ve topluma atom molekülleri olan, Alfa, Beta ve Gama’dan daha zararlı olmaya başlıyor.

Dile getirdiğimiz dinin negatifleşme konusu pratiğimizde görülen bir  gerçektir. Yani eğer toplumda bazı kimseler, insanları dinle sömürürse ve kandırırsa negatifleştirir. Memleketin çeşitli kesimlerinde bulunan din sömürüsü yapan binlerce ocakların mensupları İslam dini ile insanları sömürmeye çalışmaktadır. Dinin negatif düşüncesine sahip olan kimseler atomun yakıcı, yıkıcı ve radyasyon tesirlerinden daha tehlikeli olur. Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları 200 binden fazla insanin ölümüne sebep olmuştur. Ama negatif din istismarı ile insanları sersemleştiren yobazlık ve gericilik müesseseleri milyonlarca insanları robotlaştırır, benliğinden ve karakterinden uzaklaştırır. Evet bu bir gerçektir ve toplumda örneği çoktur. Nasıl ki binlerce insan, milletini, şerefini, memleketini, terk edip negatif dediğimiz sömürü dindarlık zihniyeti ile uğraşırsa, o negatif dindarlıktır. Yukarıda belirttiğimiz noktaların gerçekliği toplumun davranış manzarasında görülmektedir. Toplumda kendini inançlı ve Müslüman olarak tanıtanların bir çoğu, ibadetlerin anlamı ve amacı nedir bilemiyor. Dindarlık adı altında toplumun muhtelif milliyetlerinden kimselerin ırkçılık zihniyetiyle eğitilmeleri din sömürüsünden ibarettir. İslamcılık ve dindarlık adı altında bir çok müessese, insanları kendi amaçları için kandırmaktadır. Çünkü bunların hiçbirisinin, hak hukuk ve insan haklarını savunmak için uğraşları yoktur. Ve bu konularda (insan haklarını savunmada) sıfır noktasında seyirci kalmaktadırlar. Eğer gerçek müslüman ve gerçek dindarlık niyetleri varsa zalimlerin zulmüne yardımcı olamazlar.

Toplumun manzarasına baktığımız zaman rahatlıkla görüyoruz ki din, insanların elinde sanki bir ticaret, bir kandırma ve sömürme aleti olarak kullanılmaktadır. Evet bakıyoruz, İslam alemindeki devletlerin hemen hepsi, Allah’ın emirleri olan adalet, eşitlik, insan hakları gibi, şer-i ve beşeri uygulamaları yerine getirmiyor, ama din ve inanç sömürüsü söz konusu olunca da eşittirler. Türkiye’deki siyasetçiler de dünyadaki siyasetçilerden geri kalmadan eş değerdedirler. Yani maşallah ibadetlerini her zaman yapmaktadırlar ve “Akan kana da” hiç dur demiyorlar. Bilhassa Fethullah Gülen de kendini dünyanın dev emperyalizmi olan ABD’nin kucağına atarak, rahatça ve serbestçe ibadetini yerine getirirken, O’nun din anlayışı gereği mazlum Kürt halkına da bol bol beddua ederken, Kürt halkının kökünü kazdırmak istemektedir. İşte budur ırkçılık, budur Allah’ın adaletinden uzaklaşmak ve mazlum Kürt halkının meşru taleplerini inkar etmek. Hem de kendini titreterek ağlamaları da din sömürüsü anlamı taşır. Dini kendi menfaatine alet edenler Kuran-ı Kerim’in ayetleri ile sabit, insanların tabi’i haklarda eşitliğini inkar etmek Allah’ı inkar etmektir. Sahte dindarlıkla insanları sömürenlerin yeri İslamda yoktur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Celalettin Yöyler:Melayê Cizîrî üzerine

CEMİL OĞUZ -ANF İSTANBUL (06.07.2006)- Celalettin Yöyler ünlü Kürt şairi Melayê Cizîrî’nin ‘Divanı’nı yorumladı. “Şiroveya Dîwana Melayê Cizîrî (Melayê Cizîrî Divanı’nın Yorumu)” ismiyle, İstanbul Kürt Enstitüsü Yayınlarından çıkan eser Cizîrî’ni şiirini detaylı bir şekilde yorumladı.

Li ser jiyan, huner û felsefa Melayê Cîzîrî

LÊKOLÎN Li ser Melayê Cîzîrî  Enstîtuya kurdî /Berlîn /Ev nivîs ji kovara lêkolîn û zanistî a Enstîtuya kurdî hatîye girtin. Hevpeyvîna bi Celalettin Yoyler re Pirs: 1   Li gora hinek idîa, hinek dîtin û nirxandinan, ji % 70- 80 ê şair û nivîskarên Kurd di bin bandêra Melayê Cizîrî de mane. Ev çendî rast e, nisbeta wê çend e? Ku wuha be çine faktor û kerametên li pey vê angaştê? Ev hêz, hêza ewqas sedsal e, kêr û têhna xwe diparêze, cîhana nivîskar û  helbesvanên Kurd de, rapêça wê heye û ji rêbaza helbest hûnana Melê av vedixwe. 

Kur’an-ı Kerim literatüründe her insana milletine sahip çıkma emri var

Celalettin YÖYLER Güncellenme :  15.02.2013 06:02 Ayetin Arapça metni: Yâ eyyuhen nâsu innâ xelaqnâkum min zekerin ve unsâ ve ceelnâkum şuûben ve qebâile (li teârefû) inne ekremekum indellâhi etqâkum, innellâhe  e’lîmun xebîr (xebîrun). Hucürat-13 Meal: ‘Ey iman edenler, biz sizi bir erkekle bir kadından, bir asıldan yarattık. Birbirinizle tanışmanız, işlerinizi tedbirle idare etmeniz, karşılıklı olarak, İslami kurallarla örtüşen milletlerarası teamüllere uymanız, yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alışverişinde bulunmanız, birbirinize iyiliği tavsiye etmeniz için, sizi milletler ve kabileler haline getirdik. Allah yanında en değerliniz, en üstününüz, takva esaslarını-Kur’ân esaslarını iyice benimseyerek tavizsiz hayata geçireniniz, en çok günahlardan arınıp azaptan korunanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananınız, dini ve sosyal görevlerinin bilincinde olanınızdır. Allah her şeyi bilir, gizli-açık her şeyden ...