Cenezaye saldırı!
Celalettin YÖYLER
İslam dinine göre ayrımsız tüm cenazeler kutsaldır! Cenazeye karşı saygısızlık günah ve terbiyesizliktir. Çünkü ölümle cenaze durumuna gelen şahıs, insandır. Dinimize göre, ister Müslüman olsun, isterse gayrımüslim bütün insanlar saygıyı hak ediyor.
Nitekim Kuran’da; “And olsun biz insanoğlunu şerefli kıldık” buyurulmaktadır. (Ayet Esrâ 70)
İnsana hayatayken saygı gösterilmesi gerektiği gibi, ölümünden sonra da saygı gösterilmesi gerekir. Hz. Peygamber, yanından geçen bir cenaze için ayağa kalkmış, orada bulunanların kendisine bunun bir Yahudi cenazesi olduğunu haber vermeleri üzerine, “O da bir nefis (insan) değil miydi?” buyurmuştur.
Nitekim Kuran’da; “And olsun biz insanoğlunu şerefli kıldık” buyurulmaktadır. (Ayet Esrâ 70)
İnsana hayatayken saygı gösterilmesi gerektiği gibi, ölümünden sonra da saygı gösterilmesi gerekir. Hz. Peygamber, yanından geçen bir cenaze için ayağa kalkmış, orada bulunanların kendisine bunun bir Yahudi cenazesi olduğunu haber vermeleri üzerine, “O da bir nefis (insan) değil miydi?” buyurmuştur.
İslam’a göre ölen insanın dokunulmazlığı var; hiçbir şekilde onun herhangi bir vücut parçasına dokunulamaz, kesilemez, parçalanamaz. İnsanlar eğer bilimsel yaklaşımlarla kendi varlığını inceler ve görebilirlerse, bilecekler ki üzerine yürüdüğü ve saldırdığı cenaze, onun gibi insan ve İslamca dokunulmazlığa sahiptir. Bugünkü Mezopotamya (Kürdistan) toprakları üzerinde yürütülen savaş, tamamen İslami ve insani prensiplere ters ve aykırıdır. Bu ülkede akıtılan kanın vebali savaşı sürdürenlerin boynundadır.
Bu ülkede yürütülen kirli savaşın yeri ne İslam anayasası sayılan Medine Sözleşmesi’nde, ne de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde bulunur. İktidarda bulunan sayın yetkililere soruyorum: Lütfen gözünüzü açın İslam’ın kural ve kanunlarına göz gezdirin, bakacaksınız hiçbir zerre kadar Kürt halkından fazla haklara sahip değilsiniz ve insani haklarda İslam’a göre eşitsiniz.
Cuma ve bayram günlerinde namaza gidiyorsunuz. İmamın arkasında secdeye varırken başınızı Allah’ın yüce azameti önünde eğiyorsunuz, eğilirken Allah’ın emirlerini yerine getirmeye söz veriyorsanız, maalesef sözleriniz teoriden pratiğe geçmemektedir.
Kısaca; Allah’ın tüm insanlara emirleri: Adalet, eşitlik, insan haklarına saygı ve mutlak hakimiyetin Allah’ın olduğunu kabullenmektir. Bu önemli maddelerden ayrılmamak ve yerine getirmek gerekir.
Yazılarımda İslami değerlere işaret etmemin sebebi, iktidarda bulunan kimselerin kendilerini İslamiyete değer veren şahsiyetler olarak göstermelerinden dolayıdır. Bu nedendendir ki Allah’ın ayetleri ve emirlerini inançlıyım diyen kimselere hatırlatmak amacıyla dile getirmekteyiz.
İktidardakiler eğer kendilerini bu kategoride sayıyorlarsa, biz de yazılarımızda onlara İslami değerleri hatırlatmaya çalışacağız.
Legal zeminde siyaset yapan insanların üzerine tutuklama operasyonlarıyla gitmek fikir ve düşünceyi yasaklamak demektir. İnsan fikir ve düşüncesi ile insandır. Eğer fikir üzerinde baskı ve yasaklama yapılırsa baskıcıların amacı yalnız Allah’ın kutsal yapısı olan insanları robotlaştırmaktır.
Binlerce Kürt insanını zindanlara tıkamak, robotlaştırmak amacıyle zindanlarda tutmak yanlış ve zalimliktir. Bu insanlar fen ve teknik zamanı olan 21. yüzyılın insanları olarak her türlü baskıyı ve inkarı ret ederek özgürleşmekten başka hiçbir şeyi kabul etmezler.
Bir insan ve insansever olarak gerçekleri dile getirmek noktasında düşüncemi kamuoyu ve yetkililere aktarmaya çalışacağım. Lütfen barışa ve kardeşliğe yardımcı olun ve savaşta ısrar edenlere deyin ki: Yeter, insanlar ölmesin, ormanlar yok olmasın, evler yakılmasın, insanseverlik, demokratik bir ülke inşa edilsin. Tutuklamalarla, baskılarla, yasaklamalarla bu ülke hiçbir zaman netice alamaz ve demokrasinin üst düzeyine kavuşamaz.
Dünyada muhtelif ülkelerdeki sertlik yanlıları bilinmektedir. Hiçbirisi şiddetle başaramadı ve hüsranla neticelendi. Bugünkü Kürdistan Federe Devleti’nde yaşayan 180 bin Kürt soykırımdan geçirilirken -Halepçe hariç- Saddam şovenist, şiddet yanlısı zihniyetiyle hiçbir müsbet neticeye varamadı.
Bu ülkede yaşayan bizler canlı varlıklar olarak robot değil, insanız. Memleketin ve insanlarımızın menfaatı için gerçekleri dile getirmeyi ve değerlendirmeyi insani vazife olarak düşünmekteyiz. Zaman geçmeden memleketi demokratikleştirmeye doğru götürmek gerekiyor. Artık şoven zihniyetle halkı idare etmenin zamanı çoktan geçmiş ve insanlar serbestçe, kardeşçe yaşama temennisini benimsemektedir. Bu gibi düşüncelerden hareketle; insanlarımızın devleti yönetenlerden talepleri, çatışmaya son vermesi, Kürt halkının meşru hak taleplerini kabul etmesi ve Türkiye’deki tüm insanların serbestçe yaşamasına, düşünmesine, yazmasına fırsat verilmesidir. Demokratikleşme olursa herkes kazançlı çıkacak, herkes baskıdan, haksız tutuklamalardan kurtulacak. İsteriz ki insani düşünceler ve sağduyu galip gelsin ve gençlerin akan kanı son bulsun ve çatışmalar olmasın.
Yorumlar
Yorum Gönder