Celalettin Yöyler/ Özgür gündemdeki yazıları
Cenazeye saldırı
İslam dininde cenaze kutsaldır saldırılamaz, yerde sürüklenemez, parçalanamaz ve mezarı dağıtılamaz. Peygamberimiz Yahudi cenazesine saygı göstermek amacı ile oturduğu yerden kıyam ederek ayağa kalkmıştır. Gerilla mezarlığına saldırı islam terbiyesine ve evrensel insan haklarına aykırı, vahşice ve barbarcadır. Bilhassa barış sürecine büyük bir zarar ve darbe maksadı ile yapılmıştır. Kavgaya, çatışmaya, ölümlere yeter demenin zamanı artık gelmiştir.
Kürt halkının haklarına, anadil ile eğitimine evet demenin zamanı da gelmiş ve hatta geçmiştir. Hiç kimse zannetmesin ki Kürt halkı insani haklarından ve milli değerlerinden vazgeçebilsin! Bundan böyle herkes insanlığı, beraberliği esas alsın ve Kürt halkının tabii hak ve hukuklarının inkarından vazgeçsin ve saldırganlığı bıraksın.
Kürt halkı herkes gibi insandır, yeter bu insanları rencide etmesinler ve dünyanın gerici yerlerinden ve bölgerinden insan kılığında olan canavarları ihraç ederek davasında haklı olan Kürt halkı üzerine saldırtmasınlar. Dünyamız bilim teknoloji ve internet dünyası olduğuna göre hiç kimse bilinçsiz ve bilgisiz değildir; herkes dünyada kendine düşen hak ve hukukunun bilincindedir ve o haktan vazgeçmenin mümkünatı olamaz. Bu düşünceden hareketle, haksızlıktan ve adaletsizlikten vazgeçmenin zamanıdır. Yüzlerce sene geçmiş, Yezid Hz. Hüseyin karşısında yapılan mezalimin yankısı geçmeden lanetlenir. Bizim memleketimizde senelerdir böyle mezalimler ve saldırganlıklar olmaktadır, yeter bu kötülük artık yapılmasın, insanlarımız birbirini öldürmesin, gençlerimizin anaları ağlamasın, beraberce, eşitçe, uygarca, adalet içinde yan yana yaşasınlar.
Barış ve demokrasiye onay verildi ama sürecin başlangıcından bugüne dek arpa boyu ilerleme görülmedi. Bu tavır insanları endişelendirir. Endişelenmenin nedenleri de çokça bariz bir şekilde ve niyetlerinde görülmektedir. Binlerce Kürt siyasetçisi zindana tıkılmış, serbest bırakılmıyor ve seçim barajı sadece Kürt halkı fazla milletvekili çıkarmasın diye indirilmiyor. Aynı zamanda demokrası paketi adı altında paket hazırlanıyor. Kürt halkının anadili ile eğitim, siyasi tutsakların bırakılması ve Sayın Öcalan’ın süreçle ilgili rahatça çalışması için koşullarının iyileştirilmesi hakkında hiçbir işaret görünmüyor. Süreç bu kadar olumsuz olmasına rağmen hızla karakol yapımı, stratejik mevzilerin tutulması ve gerilla mezarlarına saldırılara göz yummak, hayrın alameti değildir. Bu süreç Öcalan’la başladı. 30 yıllık savaş ortamı bile güveni zedeleyen bir süreçti. Eğer Öcalan’ın çağrısı olmasaydı belki böyle bir süreç hiç başlamayabilirdi. Ama kendisiyle birlikte başlayan bir süreçtir. İmralı Cezaevi’nde yapılan görüşmelerde Sayın Öcalan da KCK’nin yapmış olduğu bu açıklamayı takip edecek ve bu konuda açıklamalar yapacaktır.
Ülkeyi yönetenlerin çok daha sorumluluk ve kararlılıkla süreci yönetmeleri beklenir. Süreç bugüne kadar kararlılıkla, cesaretle ve sorumlulukla yönetilmediği için bugün gerillanın geri çekilmeyi durdurma kararı ile karşı karşıyayız.
BDP heyetiyle görüşmelerin zaten 15 günde bir yapılması gerekiyordu. Bu görüşmelerin yapılma iznini Sayın Başbakan ve AKP hükümeti belirliyor. Bize göre, bu sürecin devamı ve başarısı için Sayın Öcalan’la kamuoyunda ‘Barış Süreci’ kapsamında bilinen görüşmeler, Kürt sorununun çözümünün askeri yöntemlerle değil siyasi yöntemlerle sağlanabileceğinin anlaşılması açısından önemli bir adımdır. Bu süreç Türkiye için hayati bir imkandır. İlan edilen çatışmasızlık kararı ve silahların bırakılması niyeti Kürt sorununun artık tüm boyutları ile demokratik ve sivil bir şekilde tartışılmasının önünü açmıştır.
Sürecin kalıcı barış ve tüm Türkiye için özgürlükçü bir demokrasi sağlayacak şekilde sonlandırılması için sürmekte olan yeni anayasa hazırlama süreci de önemli bir fırsattır. TBMM’de grubu bulunan tüm partiler kapsamlı anayasa önerilerini kısa süre önce açıklamış bulunmaktadırlar. Kürt sorunu açısından bakıldığında Kürt siyasi hareketi anayasal taleplerini ilk defa bu netlikte ve kapsamda ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu husus demokratik bir tartışma ortamı için de büyük bir fırsattır.
Barış ve demokrasiye onay verildi ama sürecin başlangıcından bugüne dek arpa boyu ilerleme görülmedi. Bu tavır insanları endişelendirir. Endişelenmenin nedenleri de çokça bariz bir şekilde ve niyetlerinde görülmektedir. Binlerce Kürt siyasetçisi zindana tıkılmış, serbest bırakılmıyor ve seçim barajı sadece Kürt halkı fazla milletvekili çıkarmasın diye indirilmiyor. Aynı zamanda demokrası paketi adı altında paket hazırlanıyor. Kürt halkının anadili ile eğitim, siyasi tutsakların bırakılması ve Sayın Öcalan’ın süreçle ilgili rahatça çalışması için koşullarının iyileştirilmesi hakkında hiçbir işaret görünmüyor. Süreç bu kadar olumsuz olmasına rağmen hızla karakol yapımı, stratejik mevzilerin tutulması ve gerilla mezarlarına saldırılara göz yummak, hayrın alameti değildir. Bu süreç Öcalan’la başladı. 30 yıllık savaş ortamı bile güveni zedeleyen bir süreçti. Eğer Öcalan’ın çağrısı olmasaydı belki böyle bir süreç hiç başlamayabilirdi. Ama kendisiyle birlikte başlayan bir süreçtir. İmralı Cezaevi’nde yapılan görüşmelerde Sayın Öcalan da KCK’nin yapmış olduğu bu açıklamayı takip edecek ve bu konuda açıklamalar yapacaktır.
Ülkeyi yönetenlerin çok daha sorumluluk ve kararlılıkla süreci yönetmeleri beklenir. Süreç bugüne kadar kararlılıkla, cesaretle ve sorumlulukla yönetilmediği için bugün gerillanın geri çekilmeyi durdurma kararı ile karşı karşıyayız.
BDP heyetiyle görüşmelerin zaten 15 günde bir yapılması gerekiyordu. Bu görüşmelerin yapılma iznini Sayın Başbakan ve AKP hükümeti belirliyor. Bize göre, bu sürecin devamı ve başarısı için Sayın Öcalan’la kamuoyunda ‘Barış Süreci’ kapsamında bilinen görüşmeler, Kürt sorununun çözümünün askeri yöntemlerle değil siyasi yöntemlerle sağlanabileceğinin anlaşılması açısından önemli bir adımdır. Bu süreç Türkiye için hayati bir imkandır. İlan edilen çatışmasızlık kararı ve silahların bırakılması niyeti Kürt sorununun artık tüm boyutları ile demokratik ve sivil bir şekilde tartışılmasının önünü açmıştır.
Sürecin kalıcı barış ve tüm Türkiye için özgürlükçü bir demokrasi sağlayacak şekilde sonlandırılması için sürmekte olan yeni anayasa hazırlama süreci de önemli bir fırsattır. TBMM’de grubu bulunan tüm partiler kapsamlı anayasa önerilerini kısa süre önce açıklamış bulunmaktadırlar. Kürt sorunu açısından bakıldığında Kürt siyasi hareketi anayasal taleplerini ilk defa bu netlikte ve kapsamda ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu husus demokratik bir tartışma ortamı için de büyük bir fırsattır.
Yorumlar
Yorum Gönder